Powered By Blogger
ÇERKES etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÇERKES etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2019 Salı

012 - KAYSERİ BİRKAF 2019.20 OCAK GENEL KURULU ARDINDAN

Sayın Divan  Kurulu Başkanı  -  heyeti   ve saygı değer dernek üyelerimiz  hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Beni yeterince tanımayanlara  kendimi kısaca  ifade edecek olursam, ben, Sebahattin Tokmak, 1949 yılı Uzunyayla Hilmiye köyü  doğumluyum.  Pınarbaşı Barbaros İlkokulu 1961   yılı mezunuyum. İlkokul mezunu olsam da, zihin yapısı olarak, “bir kelime  öğrensem kardır” kabilinden öğrenme merakım  devam ediyor. 14 yaşından beri, emekli olup Kayseri’ye dönünceye kadar Kayseri dışında çalıştım.  5 senedir derneğimizin üyesiyim.
Ben de, derneğimize hizmet açısından  düşüncelerimi Genel Kurul öncesinden değerli büyüklerimize ve dernek üyelerimize ifade etmeyi düşünüyor iken, Onur Kurulu başkanımız Nuri Barış beye danıştım. Genel Kurulda bir takım görüşlerimi dile getirmek istiyorum, uygun olur mu? Diye sordum, ve  onayını aldım. Şöyle ki, Derneğimizin tüzüğünde faaliyetleri arasında KÜLTÜREL EĞİTİM kavramları yer almasına rağmen, ( yazları birkaç öğrenciye, Adıge dili öğretme çabalarını hariç tutarak)  dernek amacına uygun KÜLTÜREL  EĞİTİM FAALİYETLERİ KOLU olmayışını bir eksiklik olarak görmekteyim. Bu vesile ile,  derneğimizin  tüzüğünde  belirtilen amaçlara  uygun şekilde, kapsamlı kültürel eğitim faaliyetlerinde  bulunmasını teklif ediyorum. Bu zeminde neler yapabiliriz? Sorusunu sormak gerekir. Bunun cevabını, 2 senedir yazmaya devam ettiğim, 11 adet makale ile  yayınlanmamış birkaç yazımda dile getirmiş bulunuyorum. Söz konusu yazılar,  ADIGE-XASE-DERNEKLERİ.BLOGSPOT.COM  adresinde mevcuttur. Söz konusu yazılarımda nasıl bir Adıge dernekçiliği, hayal ettiğimi yazıyorum ve meraklıları için paylaşıyorum.  Bu yazılar bu güne yaklaşık 1500 kişi tarafından görüldü veya okundu.  Yine de,  burada başlıklar halinde zikretmem  gerekirse;  öncelikle  bir ofis yani çalışma ortamı oluşturmalıyız. Ki, tüm eğitim faaliyetlerini rahatça yürütebileceğimiz bir ortam olsun. 1-)  Giriş katında, kültürümüze ait kitaplardan oluşan kütüphane oluşturabiliriz.  2-)  Kültürümüze ait  kitap / dergi vb. materyalleri bireysel veya grup halinde OKUMA GÜNLERİ düzenleyebiliriz.  3-)  Yönetim Kurulu toplantıları ofis ortamında rahatça yürütebiliriz. 4-)  Çerkesçe  belgesel – Tiyatro vb. faydalı kültürel yayınları İnternet üzerinden - Televizyondan izleyebiliriz.  İleride, radyo ve tv yayınları yapabiliriz. Halkla ilişkiler çalışmaları olabilir. Dernek web sitesi ve sosyal medyayı daha derli toplu kullanma gayretleri olabilir. -  Toplum hayrına faydalı bilgilerin toplama –derleme – paylaşma yeri – kitap yazma çalışmaları -  Anket çalışmaları – Köylerimizi tanıma -tanıtma çalışmaları – Grup halinde Adigece  sohbet ortamları – Büyüklerimizden xabzeye ilişkin bilgi görgü ve tecrübelerini röportaj şeklinde toplayabiliriz ve  Xabze kitabı oluşturma  hazırlıkları – ve sizlerinde önereceği  farklı faaliyet çalışmalarında bulunabiliriz. Her zaman için İnternet üzerinden Adige dili çalışmaları – yazları gençlerimize Dil ve Xabze çalışmaları – Thamade – Xabze – Adıgağe üzerine bilgi alış verişi – olabilir. Kısaca, Proje şeklinde, AKIL – OKUL – TEKNOLOJİ – SİNERJİ  dörtlüsünden oluşan, insan ve diğer üç önemli araç ile,   her tür faaliyetlerimizi, söz konusu ettiğim bu ofis ortamında yürütebiliriz.  Tüm işleri yürütebilmek için, bu işe yatkın emekli  öğretmen / akademisyen ve bilgimi toplumla paylaşmaktan kıvanç duyarım, diyen herkese açık bilgi paylaşım platformu  olarak düşünmeliyiz. Bu işlerden sorumluluğunu üstlenen bir DANIŞMA-PAYLAŞMA-KURULU  oluşturmak gerekeceğini herhalde takdir edersiniz. Bu heyet, yönetim kurulunun aldığı kararlar çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmelidir. Bu tür eğitim çalışmaları, insan ile ve insandan insana olur. Burada dernekte yerimiz var gönüllü insanımız var.  Zira insansız, hiçbir şey olmaz.  Gönüllü imece çalışması  ile,  birçok  işin üstesinden gelebiliriz.
İzninizle bu konuya biraz açıklık getirmem gerek. Atalarımız, Kafkasya’da  yaşamını sürdürürken, özdeş  bir yapıyla,  dilimizi konuşuyor, xabzelerimizi uygulayarak  zamanın şartlarına uygun yaşantılarına devam ederken,  tarihin ve toplumsal kaderimizin bir cilvesi  olarak bu gün burada Türkiye’deyiz.  Uzunyayla’da  1970 – 1980 lere kadar yani köylerden şehirlere  göç başlamazdan önce,  dilimizi konuşma ve adetlerimizi sürdürme konusunda  şikayetimiz yoktu.  Arada geçen  2 nesil boyunca  yani 40 – 50 senelik şehir hayatımız  boyunca  pek dile getirmiyor isek de,  bir takım sıkıntıları her halde hissediyoruz. Dilimizi  yeterince konuşamama -  xabzelerimizi nerede ve nasıl uygulayacağımız konusunda bir takım tereddütler yaşamaktayız.  Bu ve buna benzer sorunlarımız olduğunda,  dile getireceğimiz ve sorunlarımıza çözüm üreteceğimiz  bir başvuru yerimiz, derneklerimiz olması gerekir diye düşünmekteyim.  Ne sorunlarımızı dile getiriyoruz, ne de çözüm aramayı  düşünüyoruz.  Sadece hayıflanmakla yetiniyoruz. Kişisel görüş ve kanaatim bu yöndedir.
Uzunyayla’da Haçeş kültürü ile büyüyen değerli büyüklerimiz,  muhtemelen böyle  bir sıkıntıyı  fark etmiyor olabilirler. Örneğin, benim gibi Türkiye'nin  değişik yerlerinde hayatlarını sürdüren  veya  göçlerle birlikte şehirlerde doğup büyüyen çocuklarımız – gençlerimiz  iki kültür arasında bocalama  yaşadıklarını fark etmiyor da olabiliriz.  Özetle,  her tür sorunlarımızı dile getirebileceğimiz ve sorun ve çözüm merkezimizin  olması,  sizce de önemli değil mi? Sizler de bu konuyu önemli buluyorsanız,  işbu  dilek ve temennimi, saygı değer Onur Kurulu  ve dernek üyelerimizin – değerli yeni  başkan adaylarımızın  huzurunda  dile getirmiş bulunuyorum.   
İki dönemdir, dernek faaliyetlerimizi başarı ile ifa eden sayın İzhan Baykal başkanımıza  ve ekibine huzurlarınızda  şahsım adına teşekkürü borç biliyorum.
Sizleri tekrar saygı ile selamlayarak, sözlerimi  noktalıyorum.  Divan kuruluna kolaylıklar ve  oylarınızla  seçilecek yeni yönetime de başarılar dilerim.

2. BÖLÜM  ( Divan başkanından izin iste 8-10 dakika daha beni dinlemek isterler mi acaba, değerli büyüklerimiz sıkmak ta istemem.)  Bundan sonra, Divan başkanının,  izni olursa, devam edeceğim.)
1-)  Yeter ki, yapabileceklerimizin farkında olalım. ŞÖYLE Kİ;
2-)  Çok şükür, mülkü kendimize ait olan, bir dernek binamız yani mekanımız var. Allah, bu güzel derneğimizin mülkünü edinmemize vesile olan – mali katkıda bulunan – sağlıklı şekilde bu günlere getiren – hizmet veren dernek başkanlarımıza – emek veren herkese şükran borçluyuz.
3-)  Bu gün burada Genel Kurulda bir çok üyemiz var iken, düşüncelerimi sizler ile paylaşmak isterim. Sözlerimi biraz uzun bulursanız, tahammül etmenizi rica ediyorum.
4-)  Yapacağımız her şey, SEVGİ – SAYGI – SAĞDUYU ekseninde olmalı. İtici olan her tür söylem ve eylemden kaçınmalıyız. Aksi halde, hedefe ulaşamadan başladığımız gibi bırakmak durumunda da kalabiliriz. Bu sözlerimi aklımızın bir tarafında not etmekte fayda var. Alınganlık göstermeden, size hitap etmeyen bir yer varsa, söz alarak tartışarak her zaman çözüm bulmak kabildir.  Adıge toplumu zaten düşünce  odaklı bir toplumuz. Xabzelerimizi tarihte Kafkasya’da düşünerek – ihtiyaç olduğunda, Xase - Wunafe toplantıları yaparak oluşturduk.  Bir makalenin başlığı şöyle idi: ÇERKESLERİN EN MUHTEŞEM ESERİ XABZELERİDİR.  Biliyorsunuz, Xabxelerimiz kurallar manzumesi olup, beşikten mezara kadar hayatımızın tüm aşamalarını kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Değerli büyüklerimiz bu gün hayatta iken, varlıklarının kıymetini bilerek – bilgi, görgü ve tecrübelerinden bir fayda üretmeli ve değerlendirerek paylaşmalıyız, fikrinden yola çıkarak bir şeyler yapabileceğimizi düşünerek fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.  Okulumuz, SEVGİ – SAYGI – BİLGİ VE İLGİ ile toplanmalı – değerlendirilmeli ve yine topluma mal ederek paylaşmalıyız.  Thamade, wunafe, xabze toplumu olarak , bu özelliklerimizi bundan sonra da işleyerek geliştirmeliyiz.
5-)  Bu güne kadar, Türkiye’de yazılmış iki tane XABZE KİTABI  var.  Bu kitaplar Tletseruk  Nahit Serbes Adapazarı’ndan -  ve Tuma Rahmi Tuna tarafından yazılmıştır. Rahmi bey,  Göksun’ludur.  Bu kıymetli eserlerin farkında olmalı ve okumalı – paylaşmalıyız. Her evde bulunsun türünden başvuru kitaplardır.  Bizler de dernek adına önümüzdeki süreçte UZUNYAYLA XABZELERİ  veya benzeri ad ile bir kitap yayınlayabilir miyiz?  Bence mümkün,  her şey bir ilk adımla başlar. Ne yapacağımızı düşünmekle – karar almakla – sevgi, saygı ve sağduyuyu elden bırakmadan adım atmakla kabildir. Her gün aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar beklemek, mümkün değildir. Bu gün burada huzurlarınızda iken, her gün  duyduklarımızdan daha farklı bir şeyler söylüyorum. Muhtemelen  bunun farkındasınızdır.
6-)  Bu türden çalışmalarımızın adına, örneğin: KAYSERİ BİR KAF AKADEMİ veya  benzer bir isim verebiliriz.  Bu faaliyetlerimiz arasında,  İsterlerse, büyüklerimizle röportaj yapar, anlatmalarına vesile olabiliriz. Elde edilen bilgiyi derler toparlar, kitap halinde veya web sitemizde yayınlayabiliriz.  Yine bu çatı altında, İnternet üzerinden ( BEDAVA veya cüz-i bedel mukabilinde)  Radyo yayınları ve Görüntülü canlı veya kayıttan TV yayınları  yapabiliriz. Teknoloji gittikçe gelişiyor, nimetlerinden faydalanmak kaçınılmaz hale geliyor. Bizim aklımız bu işlere ermez, demek, çözüm değildir.  Bilen gençlerimizi bulup, hüner ve bilgilerinden de faydalanmalıyız. Bu tür yayınları evimizin huzurlu ortamlarında ailece yorumlar yaparak izleyebilirler.   
 Bu tür faaliyetlerimizden reklamlar alabilir ve oluşacak kazanç ile faaliyetlerimizi geliştirebiliriz. Burs verdiğimiz öğrenci sayısını artırabiliriz.  Yine öğrenci gençlerimizi bu  tür faaliyetlerimize dahil ederek, toplumla tanışma ve kaynaşmalarına vesile olabiliriz. Sözün kısası, toplumsal iletişimimizi artırarak, elde edilecek her tür olanağı SEVGİ – SAYGI – SAĞDUYU sloganları ile paylaşabiliriz.  Sevgi ve bilgi paylaştıkça artar.  Nitelikli Adıge toplumu derneklerimizden  akıl – fikir ve eylem oluşturmamızı bekliyor. İzlenimlerim bu yöndendir.  Adıge dernek yönetimleri olarak  yeni fikirler üretme ve paylaşma  etkinlikleri içinde olmalıyız.  Yapamıyor isek, yapacak olanlara devretmeliyiz.  Korkuları bir tarafa atarak, cesaret ile işe başlamak derneklerimize  kalıyor. Karar vermek ise,  değerli büyüklerimize ait olmalı.  dernek yönetimlerini de  yüreklendirmek  değerli büyüklerimize ve dernek üyelerimize kalsın, demekle yetiniyorum.
7-)  Bence, Adıgağenin ve Xabzelerimizin özünü bozmadan, yaşadığımız çağın ruhuna uygun olarak güncellemenin üzerinde de kafa yormalıyız.  Bunlar ciddi işler olup,  Akıl – okul ve girişimci insanlar ister. Hayıflanarak  bir yere  varamayacağımızın artık farkında olmalıyız.  Ataleti terk ederek,  bir adım atmalıyız.  Burada ifade bulan fikirler, ancak STK kuruluşumuz olan derneklerimiz eli  ile yasal şekilde  yapılabiliriz.  İnsan, insanla güzeldir. beyan ettiğim tüm sözlerim,  Adıgağemizin yani insanlığımızın kıymetini bilelim ve geliştirelim, fikri  üzerine kuruludur,
8-)  Burada temel amaç, şikayet etmek ve çözüm aramaktan ziyade,  yol alırken geliştirmek ve güzelleştirmek esas prensibimiz olmalı.  Sözü olan herkesin bu çatı altında özgürce, sözünü ifade etmesine olanak tanımalıyız.  Her konuşmacıyı takdir ile karşılamalıyız. Kısacası, dernekçiliğimize yeni bir bakış ve heyecan getirmeliyiz. Ki, heyecan ve derin istek olmadan, ciddi işler başarılamaz. Sözlerim elbet tartışmaya açıktır. Fakat, bu gün Genel Kurulumuz var. Sözü uzattığımın farkındayım.  Nedeni ise, sesimi daha çok insanımıza duyurmak amacına matuftur.  Çünkü her zaman böyle ortamları bulamıyoruz.  Dinlediğiniz teşekkür ederim.  Genel Kurul sonuçları derneğimize ve toplumumuza hayırlı olması dileklerimle.
NOT: Bu konuşma metni, 20 Ocak 2019 tarihinde yapılan Kayseri Birkaf Derneği Genel Kurulunda mevcut tüm üyelerimize ve yeni  seçilen Yönetim Kurulunun dikkatine tevcih amacı ile hazırlanmıştır. Konuşmak için mikrofunu elime aldığımda, salonda konuşma sesleri geliyordu. Divan başkanı sessizliğe davet etti  ise de, aldıran olmadı.  Bende, 1-2 dakika konuştuktan sonra, sözlerimin anlaşılmayacağını düşündüm ve saygılar sunarak, mikrofonu bıraktım. Bu sebepten toplum adına önemsediğim bu tür fikirlerimi, buradan 12. makale olarak,  saygıyla paylaşıyorum. Lütfen paylaşınız.

30 Ağustos 2018 Perşembe

011 - ADIGE / ABHAZ TOPLUMLARI YANİ ÇERKES'LERİN ASALETİ ÜZERİNE BİR DENEME

Aylar önce, bir makalemin sonunda, "Çerkesler ve Asaletmetre"  konulu özgün bir makaleden söz etmiştim. Ataletimden dolayı, bir motivasyona ihtiyacım vardı. Bu gün okuduğum bir güzel yazı, "Haydi artık yaz, yazacaksan", diye beni dürttü...  

Sözünü ettiğim makale Sayın  Habraçö Murat Özden'in olup,  "KORKAKLARIN ASİL KABUL EDİLDİĞİ BİR DÜNYA YOKTUR"  sayesinde kendime geldim. Düşüncelerimi hemen not ettim. Derleyerek yazmak için bilgisayarın başına oturdum.

Evet, biz Çerkesler asil - asalet kavramına düşkün bir milletiz. Bu konuda bir Adıge olarak söz söylemek pek kolay değil. Asil miyiz - değil miyiz? Anlamaya çalışalım.


Bana göre asalet, aşağıda ifade bulan kavram ve yaklaşımları kapsar.

  • Asalet, yürekli - erdemli - onurlu bir yaşam sürdürme gayretidir.
  • Kendi hakkını koruduğu gibi, başkalarının da hakkını korumada titizdir.
  • Mazluma arka çıkar, muhtaç olanı arayıp bulur, incitmeden yardım eder.
  • Başkasının acısına üzülür, paylaşarak hafifletir, teselli eder.
  • Gördüğü bir iyiliğe karşın, nankörlük etmez.
  • Empatik davranır, yani başkalarının ne hissettiğini sezer ve ona göre davranır. Moral destek verir. Gerektiğinde maddi yardımda bulunur.
  • Susması gerektiğinde, susmasını bilir. Söz hakkı geldiğinde, söyleyecek bir sözü vardır. Sözünü söyler.
  • Ya hayır söyle ya da sus. Hadisi uyarınca konuştuğunda iyi - faydalı söz söyler.
  • Kızgınlık anında, öfkesini kontrol edebilendir.
  • Acısı olduğunda, sabırla direne bilendir.
  • Gıybet ve dedikodu yapmaz. İnsanlık onurunu korumak için, gayretkeştir.
  • Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi, başkasına yapmaz.
  • İncitmez, dolayısı ile incinmez. 
  • Düşünerek konuşur, sözü söylemezden önce, neyi duyacağını hesaba katar. 
  • Okuyan, okuduğunu anlayan, bildiklerini başkaları ile paylaşan insandır. 
  • Kendisini sürekli geliştirir, bilir ki, dünya her an değişmektedir. Okumayı öğrenmeyi bıraktığında, geride kaldığının farkındadır. 
  • Dini terim ile, takva sahibidir. Her tür olumsuzluktan kaçınır. insan-ı kamil olma yolunda çaba sahibidir.
  • Karakter sahibidir. Sözüne güvenilen bir insandır.
  • Bakınarak oturur, düşünerek konuşur. Çerkes Atasözüdür.
  • Tedbiri elden bırakmaz. Güzel huyun asaletten olduğunu bilir.
  • Başkalarını affetmekte zorlanmaz. Bilir ki, asil insan kin gütmez. Kindar olmaz. Affetmemek, bir yükü sırtında taşımaktır. Aynen fazla kilolar gibi. 
  • Bilir ki, asalet doğuştan değil, erdemden yani faziletten gelir.
  • Tedbirin akıldan, güzel huyun asaletten, zenginliğin kanaatten geldiğini  bilir. Ona göre davranır.
  • Gözlerine dikkat eder, açıkça görmesi için.
  • Kulaklarına dikkat eder, işittiğinden emin olması için.
  • Yüzüne dikkat eder, başkalarına hürmet telkin etmesi için.
  • Sözlerine dikkat eder, doğru olması ve kolay anlaşılması için.
  • Kafasında şüphe ve/ya tereddüt olduğunda, bilene sorar ve öğrenir. Kibir yapmaz. Kibirli insan, olgunluktan bahis edemez.
  • Hiddetine dikkat eder, doğabilecek sıkıntıları , baştan önlemek için.
  • Faydalı olanı arar, adalet ve hakkaniyet için.
  • Bir cahili idare edemeyen, olgunluktan - asaletten bahis etmez.
  • Asil insan, dincilik - ırkçılık yapmaz. Dini ne ise, onun emirlerine göre yaşar.
  • Asil olan, yıkıcı değil, yapıcıdır.
  • Doğru işi,  doğru - düzgün yapanı kıskanmaz. Aksine destekler.
  • Yalan söylemez, iftira atmaz. Kimsenin kalbini bilerek kırmaz. Kırdığını fark edince hemen özür diler - telafi eder.
  • İnsanların arsına nifak sokmaz. Çevresinde küs olanlar varsa, barıştırır.
  • Kıskançlık yapmaz, kimseyi kötülemez. Kötülük yapanı görünce, dostça uyarır. Kişiyi değil,  makul olmayan söz ve davranışı yapıcı şekilde eleştirir.
  • Kıskançlığın nedeni olan, kendine yetmezlik - acizlik vb. duygularını kendisini geliştirerek, aşar.
  • Kendisini aşkla aşan insan, kendisi ile barışıktır. Kendi ile barışık olan insan, çevresi ile de iyi geçinmenin yollarını arar - bulur.
  • Asil insan, okumayı - düşünmeyi - araştırmayı - geliştirmeyi sever. İyi  ve makul olmayan, çağına uymayan şeyleri dönüştürme çabası içindedir.
Asil insan, çöpçülük yapıyorsa, en temiz sokaklar ona aittir. Mühendislik yapıyorsa, inşa ettiği tüm yapılar, bilime - standartlara uygundur. Depreme dayanıklıdır. İnsanlar, depremden değil, sağlam olmayan evlerden dolayı ölüyorlarsa, dindar olsun - olmasın, inşaatı yapanın vebali çok büyüktür.    

Bu arada 1999 depreminde, ifade ettiğim sözü hatırladım. "Oturduğumuz evlerin sağlamlığı, o yapıyı yapan insanın ahlak anlayışı ile orantılıdır." İdi. Evet, Düşünmeyi severim, dedim ya. Gece yatınca sabaha kadar,  yeni yeni düşünceler aklıma sökün sökün geldiler. On iki imin karşılığı olup, onları sabahleyin, ilave ettim. Sizde ilaveler yapabilir, sosyal medya sayfanızda paylaşımlarda bulunabilirsiniz. Asaletin gelişmesine destek verebilirsiniz.
Biz Çerkesler, asalet ve zerafeti Aug Ceug yani Ka'fe oyunlarımızda dik duruşumuz ve tavırlarımızla yansıtabiliyoruz. Sizce de  asil insan olmak için bu yeterli mi? Elbet, Hayır diyorsunuz. Adıgağe / Çerkeslik, yani anlamı  İnsanlık, demektir. Bu sebeple, Çerkesler olarak İnsanlığa çok önem veren bir toplumuz. Xabze'miz ise, asırların süzgecinden geçerek, bu günlere kadar, ulaştırmaya çalıştığımız, örfümüz - adetimiz - protokolümüz ve devlet erkanının uyguladığı diplomasiyi de içerir. Adıgebze, yani özgün dilimiz. Dilimizi unuttuğumuzda, dil üzerinden yürüyen her şey gibi, xabze de yok olup gidiyor. Adıgağemiz ve xabzemizle - dilimiz ile farkındalık - nitelik sahibi bilinçli insan olma gayretimizi  sürdürmek, bizlere olduğu kadar üzerinde yaşadığımız ülkemize de faydadır. Kabul edelim ki, yukarıda ifade bulan hasletlere uyabilen, uyabildiği ölçüde asildir, asalet sahibidir. Asalet, tüm insanlığın ortak değeridir. Kimsenin sahiplenme hakkı yoktur. Hayat, sadece asil bir şekilde yaşanır, böyle yaşayana gıpta ederiz. Ne asil insan deriz.  Bu arada duam; "Allah, tüm insanlığı asilce yaşayanlardan etsin." Bu arada, devletimizden bir isteğimiz var.

Biz Adıge-Abhaz'lar yani genel adımızla   Çerkesler, devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nden TRT ÇERKES TV istiyoruz. Varlığımızı sürdürmemiz için  Devletimizden destek bekliyoruz. Çerkes kalmakla ve dilimizi konuşmakla, bu güne kadar bizden kimse zarar görmedi. Allah'ın izniyle bu günden sonra zarar görmeyecektir. Kültür zenginliği ile Devletimiz Ve Türk Milleti daha zengin olmaya devam edecektir. 

Buraya kadar okumuş olduğunuza göre, teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım.

Sebahattin Tokmak - Kayseri

3 Ekim 2017 Salı

009 - ÇERKESLİK / ADIGAĞE VE GELİŞİMİ ÜZERİNE NOTLAR / DÜŞÜNCELER


26 Nisan 2015 Pazar  tarihinde,  ADIGELER ÜZERİNE DÜŞÜNCELER  başlığı altında notlar halinde derlemiş olduğum düşünceler ki, aşağıda imler halinde yer alan başlıklar olup,  üzerinde düşünülmeye - araştırılmaya ve tartışılmaya açıktır. Sözünü ettiğim notlarımı  ADIGE-XASE-DERNEKLERİ isimli blogumda yayınlamanın uygun olacağını düşündüm.  Bu girizgahtan sonra, ilgi duyuyor olmanız dileği ile,  aşağıda birbirini takip  eden konular  üzerinde  sizi düşünmeye  davet ediyorum.

TARTIŞILMAYA AÇIK FİKİRLERDİR:
Adıgağe kavramı, kısaca Çerkesliğin temeli olup, eklenecek veya içinden çıkartılacak bir eksiği fazlası yoktur,  diyebiliriz.   Xabze ise, tüm uygulamalar manzumesidir , şeklinde ifade edelim. Xabze, zamana ve  değişen hayat şartlarına  göre güncellenmesi  gerekiyorsa, üzerinde xase toplantıları sonucunda karar almak sureti ile  değiştirilmelidir.  Kanaatindeyim. Tartışmaya açıktır. 
Kısaca,  geleceğimizi  yeniden inşa ve/ya ihya  edebilir miyiz?
Sizin bu konular üzerinde önceden  düşünülmüş bir fikriniz var mı?  Varsa paylaşmak ister misiniz?
Hazreti Ali'nin,  "Çocuklarınızı, sizin zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı zamana  göre yetiştiriniz." ;
Hazreti Mevlana'nın , "Dün, dünde kaldı, bu gün yeni şeyler söylemek lazım, cancağızım." ;
"Dünün güneşi ile bu günün çamaşırını kurutamazsın";
Rh. Sayın Süleyman Demirel'in, "Dün, dündür.";
Kazanıqoe Jabağı'nın,  "Değişen zamana uyabilen, erkektir." ;
"Zamanın ruhu"; 
vb. sözler geleceğimize nasıl bir ışık tutabilir?
Geleceğimiz olan çocuklarımıza - gençlerimize - torunlarımıza,  kültürümüzü sağlıklı bir şekilde nasıl aktara biliriz? Önem ihtiva eden, can alıcı sorunsalımız...Makalenin odak noktası, burasıdır. Bizler, yani yolun sonuna gelmiş olan kuşak, gençlerimize - torunlarımıza  neyi - nasıl  bırakacağız?!!!

Dini açıdan  da bakacak olursak:
"Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz, öyle haşrolursunuz."  Hadisini hatırlayalım. İki dünyamız var, burası ve ötesi...  Ötesine,  yani perdenin arkasına  geçince,  bu dünyaya görünmeden,  varlığımızı  sürdüreceğimiz bir hayatımız olacak. Hazırlık yapıyor muyuz? Burada ne ekersek, orada da aynı şeyi biçeceğimiz yeni yurt. Yani,  Dünya, Ahiret'in tarlasıdır. Deriz. Burayı huzur ile terk eder isek, orada da huzur bulacağımıza inandığımız yeni mekanımız, Cennet olsun. İnşallah.
Müslüman bir toplumun üyeleri olarak, Merhum Mehmet Akif Ersoy'un şu sözü "İslam'ı asrın idrakine söyletiniz."  ve İmam-ı Gazali'nin, "İslam'ın her asra dönük bir yüzü vardır." sözlerinden, bu güne ve bizlere de bir mesajı var mı?
İlk ayetinde, "Oku" diyen yüce Allah (CC), Kur'anı Kerim'de  defalarca Düşün - Aklet - Fikret ve "Allah, düşünmeyenlerin başına pislik yığar." , mesajlarının ne kadar farkındayız?
Adıgağanın ve dinimizin mesajlarını sentezleyerek, derneklerimiz kanalı ile toplumumuza neler verebiliriz?
Bu tür fikirleri hayata geçirmek için, hangi tür eğitime ihtiyacımız var? Ne tür  destek araçlarını kullanabiliriz?  Örneğin: Çerkes Derneklerimiz Niçin Var? Tüzüklerinde neler yazılı, tekrar göz atma zahmetinde bulunurlar mı?
Proje hazırlayıp, Avrupa Birliği Destek Fonlarından yararlanabilir miyiz?
Düşün Dinle Konuş ve benzeri Diksiyon - Hitabet gibi kurslara katılmak, bir işe yarar mı?
İsveç usülü Devre Halk Eğitimi  seminerlerinden yararlanabilir miyiz?
Grup halinde Kitap Okuma etkinlikleri oluşturabilir miyiz?
Toplumun ufkunu açmak ve motivasyonunu yüksek tutmak için, konuşmacı dostlara ne dersiniz?
Toplumun ana dilini öğrenmesi için ne tür  etkinlikler yapabiliriz?
Kültürümüze - Xabzelerimize dönük bilgi yarışmaları tertip edebilir miyiz?
İnternet teknolojilerinden faydalanarak, yerel tv - radyo yayınları yapa bilirmiyiz?
Sosyal Medya'yı daha derli toplu - kullanmanın yollarını paylaşabilir miyiz?
Köylerimize, yardımlaşma ve  kültürel amaçlı dernekler ve/ya Köy Kültür Evleri kurabilir miyiz?
Toplumun insan envanterini belirleyip, iyi yetişmiş insanlarımızın fikirlerinden istifade edebilir miyiz?
Kayseri'de, örneğin Kaymek Kurslarına katılarak kendimizi geliştirebilir miyiz?
Yeni dernekler kurarak ve/ya mevcutlara üye olarak destek verebilir miyiz?
Toplum için, neyi - nasıl daha iyi yapabilirim? Sorusunu sorarak, cevap arayabilir miyiz?
Derneklerimizde periyodik sohbet toplantıları yapabilir miyiz?
Daha bilinçli - nitelikli - erdemli insan yetiştirmenin yollarını araştırabilir miyiz?
Adıgağe - Xabze - Thamade eğitimine dönük kurslar açabilir miyiz?
Dünyayi tanımak ve evrensel insan olmak konusunda bir çabamız olabilir mi?
Yani, hayatımızı daha anlamlı - daha verimli ve huzurlu kılmanın yollarını paylaşabilir miyiz?


Benzer soruları artırmak mümkün ise de, bu konuyu burada  kesmek daha uygundur. Bir Çerkes / Adige olarak, Türkiye'nin veya dünyanın her hangi bir yerinde bu yazıyla karşılaşmış ve okumuş olabilirsiniz. Bu fikirleri çevrenizle tartışabilirsiniz. Çevrenizde bir derneğiniz var ise, bu konuları - fikirleri oraya taşıyabilirsiniz. Derneğiniz yoksa, bir dernek kurarak bu alanda hizmet etmenin yollarını açabilirsiniz. Gelişmenin ve kemale ermenin sınırı yoktur. Okumak ve anladığını çevreyle  paylaşmak, bir gayret işidir. Kısaca halka hizmet, Hakk'a hizmettir,  anlayışında olan bireylere  ne mutlu. İnsan, insanla güzeldir. Hayat, insanlığın özünü kaybetmeden değişim ve dönüşüm serüvenidir. Esasen, farkında iseniz, insanlık kan kaybediyor, kan kaybını durdurmak için, neler yapabiliriz?  

Bir sonra ki makalemde, ÇERKESLER ve ASALETMETRE  başlığı ile özgün bir yazı yayınlamayı planlıyorum. Şimdiden, merakla beklemenizi öneriyorum.

Saygı ile selamlıyorum.  Allah'a emanet olunuz.
Sebahattin Tokmak - Kayseri - 3 Ekim 2017