BLOGUMA HOŞGELDİNİZ
İnternetle ilgilenen Adığe hemşehrilerim,
"hertelden-dahice-fikirler.blogspot.com" isimli blogumdan hatırlayacaklardır. Adım Sebahattin Tokmak. Bu sefer de,adıge-xase-dernekleri.blogspot.com'a HOŞGELDİNİZ diyor ve bu blogumla amacımı ifade etmek istiyorum.
Öncelikle, bu ismi neden tercih ettiğimi, anlatayım.
Seslendiğim kesim hemşehrilerim Adıge'ler olması ve ikinci kelime
"xase" dilimizde dernek-toplantı anlamına gelmektedir. Üçüncü kelime
"dernek" ise, Türkçede xase ile aynı anlama gelmesine rağmen,
arama motorlarında kolayca üst sıralarda bulunabilmek amacını taşımaktadır.
Henüz hiç yazı konmamış haliyle, siteyi Google'da arattım, 1.sayfa en
üst sırada çıktı. Bu harika bir şey, sizce de öyle değil mi?
Ayrıca, "adıge-xase-dernek" kelimeleri blogumun
içeriğine de uymaktadır. Bu üç kelimeden bir veya ikisi ile
arandığında da tema bazlı bulunmayı kolaylaştıracaktır.
Birleşik Kafkas Dernekleri Kayseri Şubesinin 4 yıldan beri
üyesiyim. Emekliyim, 1949 yılı Pınarbaşı Hilmiye köyü doğumluyum.Emekliler için
derneklerle ilgilenmek, hem bireyin kendisine hem de topluma hizmet açısından
faydalıdır. Bu konuda da, diğer blogumda "Emekli Bir İşe Yaramalı
mı?" başlığı ile bir makalem bulunmaktadır. Emeklilere okumalarını tavsiye
ederim.
Anahtar kelimelerim, "adıge-xase-dernek" ile, Adıgağe/Çerkeslik - Adıgebze/Çerkesce - Xabze/Töre - Tsıhuğa/İnsanlık kavramları ekseninde içerik olmasına gayret
edeceğim. Bu dört kavram, bir çerkes için çok önemlidir. Ancak bu konularda yazmak boyumu aşacaktır, ve bunun farkındayım.
Ancak düşünerek - konuşarak - araştırarak üstesinden gelinmeyecek bir durum da değildir.
Bu konuda derneğimiz, çok değerli Onur Kurulu üyelerimizden ve/ya diğer bilgi sahibi kardeşlerimizden destek rica edeceğim. Yardımcı olacaklarını umuyorum. Yaşın epey var, senin de bu konularda söz hakkın var, diyebilirsiniz, ancak, ömrüm gurbette geçti. Emekli olunca yurduma döndüm. Ben de bu girişimimle nacizane bir katkıda bulunuyor olacağım. Özel bir gayret göstermeyince, öyle kolayca da öğrenilmiyor. İşte şimdi bu çabalarımla öğrenmek gayretinde olacağım. Zaten, "Bilsen bile, bir bilene danış." diyen bir Atasözümüz de var. Kültürümüzü öğrenmek isteyen gençlerimiz için de, fayda umuyorum. Ayrıca, gençlerimizin de görüş ve hayata bakışlarını bilmemiz önemlidir. Bu konuda da gençlerimizin fikirlerini öğrenmeliyiz. Bunu nasıl başarabileceğimiz konusunda da fikir üretmeliyiz.
Mesela, nasıl destek verebilirim? diye düşünenlerin sorusuna, şöyle cevap vermek istiyorum. Bilindiği gibi, biz Adığeler olarak kültür ve değerlerine oldukça bağlı bir toplumuz. Yani xabze toplumuyuz. Xabzelerimiz, kanundur - hukuktur - töredir - gelenektir. Xabze demek, doğumdan ölüme kadar hayatın tüm aşamalarında , bildiğimiz veya bilmemiz gereken, uyduğumuz veya uymamız gereken bilgiler-kurallar manzumesidir.
Bu konuda derneğimiz, çok değerli Onur Kurulu üyelerimizden ve/ya diğer bilgi sahibi kardeşlerimizden destek rica edeceğim. Yardımcı olacaklarını umuyorum. Yaşın epey var, senin de bu konularda söz hakkın var, diyebilirsiniz, ancak, ömrüm gurbette geçti. Emekli olunca yurduma döndüm. Ben de bu girişimimle nacizane bir katkıda bulunuyor olacağım. Özel bir gayret göstermeyince, öyle kolayca da öğrenilmiyor. İşte şimdi bu çabalarımla öğrenmek gayretinde olacağım. Zaten, "Bilsen bile, bir bilene danış." diyen bir Atasözümüz de var. Kültürümüzü öğrenmek isteyen gençlerimiz için de, fayda umuyorum. Ayrıca, gençlerimizin de görüş ve hayata bakışlarını bilmemiz önemlidir. Bu konuda da gençlerimizin fikirlerini öğrenmeliyiz. Bunu nasıl başarabileceğimiz konusunda da fikir üretmeliyiz.
Mesela, nasıl destek verebilirim? diye düşünenlerin sorusuna, şöyle cevap vermek istiyorum. Bilindiği gibi, biz Adığeler olarak kültür ve değerlerine oldukça bağlı bir toplumuz. Yani xabze toplumuyuz. Xabzelerimiz, kanundur - hukuktur - töredir - gelenektir. Xabze demek, doğumdan ölüme kadar hayatın tüm aşamalarında , bildiğimiz veya bilmemiz gereken, uyduğumuz veya uymamız gereken bilgiler-kurallar manzumesidir.
Böyle olmakla birlikte, Kuzey Kafkasya'dan 1864 yılında ve öncesinde / sonrasında göç ve/ya sürgünle gelirken, beraberimizde getirdiğimiz, xabzelerimiz, Türkiye genelinde 1980'lere kadar köy şartlarında, yaşam sürecinde dilimizi ve adetlerimizi uygulamaya ve unutmamaya gayret edildi.
Ancak şehirlere göç ile birlikte, zamanla, çocuklarımıza ana
dilimizi ve xabzelerimizi öğretemez konumuna düştük. Bunları hep
biliyoruz ve birlikte yaşıyoruz. İşte bu çerçevede bir soru ile muhatap
olunduğunda, bildiklerimizi paylaşmak üzere, çalışma gayreti içinde olmaktır. Birikimleriniz ve fikirleriniz tecrübeleriniz, gelecek kuşaklar için, çok faydalı olacaktır. Bu arada, öneri ve tavsiyelerinizi memnuniyetle karşılayacağımı bilmenizi
isterim.
Dilimizi ve törelerimizi unutmamak, çocuklarımıza
öğretebilmek amacıyla "Ne Yapabiliriz?" sorularını sormak ve
cevap aramak gibi, önemli bir hedefimiz olmalı, diye düşünmekteyim. Zaten, bu
vesile ile bu blogu açmış bulunuyorum. El birliği ile ne başarabilirsek, bunu
önemli bir kazanç saymalıyız. Allah'ın izniyle, gayret ve azimle çok şeyler başarabileceğimize inanıyorum.
Bu konuda son yıllarda yazılmış kayda değer birkaç Xabze kitabı da mevcut olup, bu kitaplardan da istifade etmeliyiz. Kaynak kitap olarak faydalanabiliriz. Zaman içinde oluşacak kayıtları da derleyerek, birikimleri yeni kitap haline getirebiliriz.
Bu vesile ile, söz konusu kitapların yazarları, değerli hemşehrilerimiz, Dumanış Avledin, Nahit Serbes ve Rahmi Tuna'ya teşekkür ediyorum. Ayrıca bilmediğim başka kitaplar ve yazarları da olabilir. Esasen, kültürümüze ilişkin, yazan-düşünen-araştıran gayret sahibi herkese, teşekkürü bir borç bilmeliyiz. Daha çok kitaplar yazılmasını dilerim. Bir ayette de ifade edildiği gibi, mealen; "Denizler mürekkep olsa, tüm ağaçlar kalem olsa, Allah'ın kelimeleri yazmakla tükenmez." buyurulmakta.
Bu konuda son yıllarda yazılmış kayda değer birkaç Xabze kitabı da mevcut olup, bu kitaplardan da istifade etmeliyiz. Kaynak kitap olarak faydalanabiliriz. Zaman içinde oluşacak kayıtları da derleyerek, birikimleri yeni kitap haline getirebiliriz.
Bu vesile ile, söz konusu kitapların yazarları, değerli hemşehrilerimiz, Dumanış Avledin, Nahit Serbes ve Rahmi Tuna'ya teşekkür ediyorum. Ayrıca bilmediğim başka kitaplar ve yazarları da olabilir. Esasen, kültürümüze ilişkin, yazan-düşünen-araştıran gayret sahibi herkese, teşekkürü bir borç bilmeliyiz. Daha çok kitaplar yazılmasını dilerim. Bir ayette de ifade edildiği gibi, mealen; "Denizler mürekkep olsa, tüm ağaçlar kalem olsa, Allah'ın kelimeleri yazmakla tükenmez." buyurulmakta.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım ve amaca uygun fikirleri, biraz daha açmak gerekirse, dernekler, sivil toplum kuruluşları olarak, kendi yönetim kurulları kararı ile, EĞİTİM KOLU veya AKADEMİ vb. ad ile, etkinlik bölümleri ihdas ederek, daha etkin-bilinçli çaba içinde olabilirler. Bu tür düşünceler, sadece öneri mahiyetinde olup, konu üzerinde düşünmek - tartışmak karar almak yöneticilerin irade ve isteklerine bağlıdır. Bu konuda uygun başlıklarla, düşüncelerimi yazmaya devam edeceğim. Siz de, bu satırların okuyucusu olarak, görüşlerinizi, toplumla paylaşmak isterseniz, blogumda yer vermek isterim. Bir elin nesi var, İki elin sesi var. Düşünüyorsak ve ortak akıl ile bir şeyler yapabiliyorsak, varız.
Buraya kadar okuduğunuza göre size teşekkür ederim ve ilginizi çekti ise, üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
Buraya kadar okuduğunuza göre size teşekkür ederim ve ilginizi çekti ise, üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
Bu blogumda bu ilk makalem olup, selam ve saygılarımı sunarım. Allah'a emanet olun.
Sebahattin Tokmak - Kayseri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder