Powered By Blogger
xabze etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
xabze etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2021 Perşembe

 

013- HAYAT OKULU’NDA DEVAMLI OKUMAK                                    8 Eylül 2021

 

v  SEV – SEVDİR – SEVİNDİR;  sözünü ilke edinelim. Bu güzel söze paralel,   Çerkes toplumu olarak,  kültürümüzün inceliklerini bilelim ve çocuklarımıza uygun  metodlar ile sevdirerek öğretelim.

v  İnsan;  okuduğu okulun – öğrendiği bilginin – yaptığı eylemlerin, gerekçesini  bildiğinde, faydasını da öğrenmiş olur ve bilinçle idrak ederek – severek  yol almayı benimser.

v  Okullarımızı evimizde de inşa edelim. OKUL EVDE BAŞLAR sözünü ilke edinelim.

v  Felsefemiz ve ilkelerimiz olsun. Stratejik düşünen bir topluluk olalım.

v  Siyaseti iyi öğrenelim ve çocuklarımıza da öğretelim.  Ülke siyasetinde giderek artan ölçüde – bilinçli söz hakkına sahip toplum olalım. Değerlerimizi iyi kavrayan, adalet ile yöneten liderler yetiştirelim.

v  Sözlerimiz ve eylemlerimiz daima negatiflikten uzak olsun.  Olumlu düşünelim, olaylara  yapıcı şekilde  yaklaşalım.   

v  Düşünmek için zaman ayıralım.  Düşünmeden danışmadan karar vermeyelim.

v   Bir düşünceyi ilk duyduğumuzda,  konuyu tam anlamadan  WELEHİ AR MIĞHUN –  KOVE  deme alışkanlığına sıklıkla sahibiz. Bu türde nedensiz- anlamsız itirazlarda,  itirazın gerekçesini ve doğru yaklaşımı veya fikrini söylemesini isteyelim.

v  Katılıktan kabalıktan uzak olma amacına dönük olarak, bilinçli farkındalıkla esnekliği tercih etmeliyiz.

v  Türkiye bazında toplumun,  “Çerkes’lere genel bakışı şöyledir. Çerkesler dik kafalıdır. – Çerkesler inatçı olur.  Çerkeslerden birinci adam olmaz. ikinci adamlıkta iyidirler.”  Algı ve bakış açısı yerine, toplumumuzun yararına pozitif algılar oluşturabilelim.  Bu konuda beyin fırtınaları yapabiliriz.

v  Rahmetli Aydın Turan’ın eserleri sayesinde fikirlerinden  – Tarık Topçu –– Fahri Huvaj – Erdal Özden  – Mükremin Öner (İlk aklıma gelen birkaçı) - Erciyes ve Düzce Üniversitelerinde Çerkes dili ve Edebiyatı  Bölümü’nde görev yapan hocalarımızı (Anavatandan) ayrıca Türkiye’de, emekli olan ve görevde olan akademisyenlerimizden, vb. birçok  yazar  - düşünür – değerli nsanımızı  derneklerimize davet ederek, fikir ve tavsiyelerini dinleyelim ve hak ettikleri değeri  gösterelim.

v  21. Yüzyıl , değişimlerin hızla yaşanacağı bir yeni dönem olacak, bunu görmek için fütürist olmaya gerek yok. Toplumumuzu, yaşadığımız çağa uygun şekilde konumlandırabilmeliyiz.

v  Beden -zihin sağlığı için, SU HAYATTIR,  TUZ AKILDIR.  Sözünü idrak etmeliyiz. Üzerinde düşünmeliyiz.

v  Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini erken yaşlarda çocuklarımıza kavratalım.  Spor ve yürüyüş, sağlığa verdiği destek önemlidir.
İnsanları  sevelim ve birbirimize sevdirelim. “İyi insan” olmayı benimseyelim ve benimsetelim.  Dedikodu ve iftiracılıktan tamamen uzak durmalıyız.  

v  Eğitimi, tamamen dışarıya bırakmamalıyız ve evimizi  - derneklerimizi eğitim ortamına çevirmenin yollarını araştırmalıyız. Sıklıkla değişen hayata karşın, YAŞAM BOYU EĞİTİM…

v  Hurafelerden uzak bir şekilde dinimizin mesajlarını aklımız ile anlayalım. Zaten, tüm dinler iyi insan olmayı öneriyor.

v  Siyasete soyunan insanlarımız;  akıllı – adaletli – hakkaniyetli  olmalılar, hangi partiden olursa olsun. Böylesi  insanların promosyonunu yapmalıyız.  Aksi türde olan siyasetçilere,  prim ve oy vermemeliyiz. Bize şirin gözüken ve sırtımız sıvazlayarak oy isteyenlerden uzak durmalıyız.

v  Siyasetçilerimizin iyi anlaşılması – önemsenmesi için; iyi eğitimli – bilgili – doğruyu, doğru şekilde konuşan – toplum karşısında iyi ve özgüvenle konuşabilen – diksiyonu  düzgün, sesini konuya ve şartlara göre ayarlayabilen – iletişim tekniklerini  iyi bilen, beden dilini iyi okuyabilen- adaleti tesis eden insanlardan olması için ilgili okullarda okumalı ve gayretli  olmaları önemlidir. Siz olsanız, böylesi nitelikli siyasetçiye oyunuzu verirsiniz değil mi?

v  Özgüveni yüksek – değerli insanlar yetiştirmenin yolların araştıralım. Zeki çocuklarımızın farkında olalım ve kollayalım.

v  DKD (Düşün Konuş Dinle)  vb. Toplum Önünde Konuşma kursları sayesinde kendimizi geliştirebiliriz.

v  İsveç Halk Eğitimi Modeli ile İsveç halkı nasıl gelişti? Araştırmalıyız.

v  Finlandiya halkı,  BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ kitabının yazarı Grigory Petrov sayesinde neleri başardılar? Öğrenmek istemez miyiz?

v  Japonya – Almanya – Güney Kore,  iktisadi kalkınmayı nasıl başardılar? Eğitimlerimizde “konu  başlığımız” neden olmasın?

v  Düşünmeyi çocuklarımıza öğretmek için Felsefe kulüpleri  kuralım. Soru sormasını bilmeyen, doğru  konuşmayı  yeterince bilemez. Doğru soruyu doğru kişiye doğru zamanda, akıllı insanlar sorar. Cevabını bilmeyene de gereksiz sorular sorulmamalı.   

v  Sorunları  tespit ve çözümleri  için, Beyin Fırtınası estiren gençler yetiştirelim.

v  Toplumun hayrına, fikir ve proje geliştiren insanlarımıza destek verelim. Köstek olmaktan kesinlikle kaçınalım – işi yokuşa sürmek -  ve benzeri duruş ve tavırlar sergilemek, insan olana yakışmaz.

v  Derneklerimizde, planlı ve periyodik Kitap Okuma Günleri’miz olsun.  Okuduğumuzu anlamanın – anlatmanın – raporlamanın ve paylaşmanın insanları geliştireceğinin, farkında olmalıyız. Böylece kendimize ve demokrasinin yeşermesine ciddi katkılarımız olabilir.

v  Tüm yazıp çizdiklerimiz,  Adığe  duruşuna  uygun olması için, nezaketi  elden bırakmayalım.

v  Her şey, makul eğitim sayesinde daha iyi olabilir. Ancak, akıllı olmalıyız ve aklımızı kullanmasını iyi bilmeliyiz.  

v  Aşağılayarak eleştiride bulunmak bir cehalet belirtisidir. Eleştirmek, doğruyu bulmak için olmalı ve eleştiri yaparken sandviç metodunu uygulamalıyız.  Hiçbir zaman kişiyi hedef almak doğru olmaz. İncitmeyeceğiz ki, bizde incinmeyelim.

v  Yukarıda zikredilen maddeler,  HATIRLATICI KONU BAŞLIKLARI olup, üzerinde çalışmalar yapabiliriz.

v  Kararlarımızı ortak akıl ile alalım ve ortaya konan irademizi hayata yansıtalım.

v  Toplumumuzun hayrına, gelişelim – geliştirelim.

v  Kültürümüzün geliştirilmesine dönük Gelişim / Paylaşım amaçlı İnternet Platformu üzerinde düşünelim. Derneklerimize her zaman destek verelim. Aiadatları zamanında ödeyelim. İmkanlarımız  ölçüsünde bağışlarda bulunalım. Öğrencilerimize burs ve benzeri desteklerde bulunalım.

v  Anadilimizi evimizde - derneklerimizde öğrenmenin ve  çocuklarımıza  öğretmenin yollarını  hazırlayalım. Evlerimizde konuşarak videolar izleyerek geliştirelim.

v  Xabzelerimiz oluştuğu zamanın – zeminin ruhuna uygundu. Özünü ruhunu bozmadan, gelişen teknolojik olanakların hayatı ciddi şekilde değiştirdiğini de kaale alarak, üzerinde çalışmalar yapabiliriz.  Bu konuda bir tartışma açarak, İki grup olarak karşılıklı müzakere edebiliriz. (Tez ve anti tez olarak; “Orijinal haline dokunmayalım” – anti tezi, “Çağımıza uygun hale getirelim”, vb. fikirler olabilir.)

v  Adıgağe, aynı zamanda Tsuhuğa / insanlık anlamında da kullanılmakta olup, içerik ve kapsamını netleştirebiliriz. Thamade olmanın incelik ve  sorumluluğu – Wunafe – Xabze yapmanın kuralları üzerinde aydınlatıcı çalışmalar yapabiliriz.  

v  Akrabalık ilişkilerinde kişilerin görev ve sorumluklar üzerinde bilgilendirici çalışmalar yapabiliriz. Düğün ve cenaze törenlerinde kuralların uygulanışı hakkında sıkıntılar yaşandığını fark etmekteyiz.  Roller, xabzeye  göre nedir, nasıl uygulanır. Sağlıklı çalışmalar yaparak bröşür / kitapçıklar yayınlanabilir.

v  Yaptığımız her şeyi  bilerek yapalım. Yaptığı işin,  doğruluğundan emin olan, huzurlu olur.

v  Uygun olan sözü, yeri zamanı ve zemini uygunsa söyleyelim, değilse, uygun zamanı ve zemini  geldiğinde söyleyelim. Aksi halde söz genellikle boşa gider.

v  Ne söylediğin kadar, ne duyacağını da hesaba katarak konuşmalıyız.

v  Sözümüzü düşünüp tartıp söyleyelim. Sözümüzün, nasıl algılanabileceğini de hesaba katalım. Sözümüzün algısı negatif olacaksa, bunun zararı hanemize yazılabilir.

v  Sabırlı olmayı – öfke kontrolünün önemini kavrayalım, çocuklarımıza da öğretelim.

v  Susmayı – dinlemeyi – anlamayı, anlamadığımızda soru sormayı çocuklarımıza da öğretelim.

v  Gerektiğinde susmasını bilmek kadar, iyi dinleyici olmak bir erdemdir.

v  “Erdemli insan”  özelliklerini araştırabiliriz.

v  Çocuklar 6 -7 yaşına kadar temeli atılarak şekillendiğine göre,  çocuk yetiştirme konusunda ebeveynlerin eğitimi çok önem arz eder. Okul ve terbiye ailede başlayıp devam etmelidir.

v  Bir öğretmenin, şu sözünü burada zikretmekte fayda görüyorum. “Çerkesliği, kızlarımız ya bitirecek, ya da iyi işlersek yine onlar bizi yükseltecek.”  Bu söz beni çok etkilemişti. Kısacası çocuklarımıza sahip çıkalım. Tv lerde aile sorunlarını işleyen Müge Anlı vb. programlarda, toplum üyelerimizin  malzeme olmaması iyiye alamettir, diyelim. Farkındalıkla ve ciddiyetle çocuklarımıza gereken ilgi ve sevgiyi göstermemiz halinde, evinde mutlu ve huzurlu ise, çocuklarımızdan endişe etmemeliyiz, şeklinde düşünüyorum.

v  Asalete düşkün bir toplumuz, Kendimizi masaya yatırıp sorgulasak, kendimize kaç puan verebiliriz?  Asaletmetre icat edilmeğine göre, puanımızı kendimiz verelim.   Asalet, doğru ve güzel davranıştır. Bence.

v  Duruş ve tavırlarımızda, nezaket ve zarafeti eksik etmediğimizde, görgü kurallarına uyduğumuzda, asil duruş sergilemiş olur muyuz?  Üzerinde düşünebiliriz.

v  İletişim her şeydir. İletişimde, kırıcı olmamaya – esnekliğe – çözümcü yaklaşımlar sergilemek, lehimize gelişmeler sağlayabilir.

v  Anavatanda yaşayan soydaşlarımızla iletişimi artıralım – geliştirelim. Düşüncelerimizi paylaşalım. Birlikte strateji oluşturabiliriz. Anavatanımız Kuzey Kafkaysa’ya ziyaretler de bulunalım.  Orada yaşayan soydaşlarımızı da Türkiye’ye davet edelim. Birbirimizi sevelim ve kaynaşmanın yollarını arayalım.

v  Diyaspora ve anavatanda yaşayan insanlarımız arasında evlilikler – akrabalıklar tesis edelim.

v  Her Adığe, toplumu hayrına söz söylesin. Hayrına olmayan söz söyleyenden, gerekçesini isteyelim. Sözün topluma olan faydasını izah etmesini isteyelim.

v  Toplum hayrına olabilecek, sözlerimizi ve eylemlerinizi ortaya koyabilelim.

v  Sosyal Medya denen dijital ortamlar, fiziki sosyal yaşam ortamı gibidir. Yüz yüze değiliz diye,  kabalaşmak,  kimsenin hayrına olmaz. Sosyal medyayı adabınca kullanabilmenin yollarını bulalım. Eğitimini alalım – verelim.

v  Yakın gelecekte, yapay zeka destekli dijital dünya ve  robotlaşma, var olan işsizliği giderek artıracak,  yani, dünya yeniden kuruluyor, olacak. Bu tür gelişmelerin farkında olarak, iş alanlarımızı – okullarımızı – mesleklerimizi  bilinç ile tercih edelim.  Birçok mesleğin de tarihe karışabileceğini  adını duymadığımız bir çok yeni meslek ve iş kolları ortaya çıkacak.

v  Network Marketing  Ticaret Modeli, artarak geleceğin iş yapma modeli  olma yolunda… Bu sektörü yabana atmadan şimdiden anlamaya çalışabiliriz. Geleceğimizi şimdiden, öngörebilelim. Aklın ve bilimin yolunu tercih edelim.

v  Çerkes toplumunu yakından tanımak ve beklentilerini  anlayabilmek  için; ANKET ÇALIŞMASI yapılabilir. Bu işi,  sosyolog – psikolog vb. anket uzmanlarımızdan destek alabiliriz.

v  İnsan ve hayvan haklarına önem veren bilinçli toplum olmayı geliştirebiliriz.

v  Kişi ve toplumu geliştiren her tür yenilikleri takip edelim ve faydasını araştıralım.

v  Sağlığımıza azami dikkat edelim. Sağlığımızı tamamen sağlık sektöründen beklemek yerine,  doktorumuz kendimiz olalım. Dengeli ve yeterli besinler alma konusunda bilinç eğitimleri verelim. Doğal beslenme – doğal tedavi yöntemlerinin de farkında olalım. Kısacası kendimize dikkat edelim.

v  Zamanımızı,  nitelikli ve faydalı olması için, planlayarak değerlendirelim. Örneğin, GRUP KİTAP  OKUMA vb. gibi.

v  Cehaletle savaşmak / cehd etmek, dinimizin temel  isteklerindendir. Bunun için, aklımızı kullanmayı – tefekkür etmeyi – düşünmeyi  dinimizin  kitabı Kur’an-ı Kerim  bize sıklıkla hatırlatır.

v  Tek motivasyon  etkinliğimiz  folklör oyunlarımız gibi görünüyor.  Yani, AUG CEUG…  video görüntülerini, sosyal medyada bu kadar çok paylaşmak, toplum genelinde nasıl bir algı oluşturuyor? Bu konuyu uzmanlarımıza yorumlatabiliriz. 

v  Irkçılık – nefret – aşağılama vb. negatifliklerden mümkün olduğunca kendimizi koruyalım.

v  Yukarıda zikredilen ve devam eden konulara,  sizin de ekleyebileceğiniz benzer fikirler olabilir.  Toplumumuza katkı vermeniz de beklenir.  Her imin/şıkkın karşılığını, konu başlığı kabul ederek, aramızda tartışabiliriz. Faydasız olanları aradan çıkartabiliriz. Doğrular, konuşarak -  tartışılarak bulunabilir.   Konuşarak çözüm aramak yerine,  dedikoduya yöneliryorsak, bu durum,  seviyemiz  ile ilgilidir.

Düşüncelerimi,  burada yazarak paylaşmakla, kimseye bir şey öğretmek veya eğitmek konumunda olan biri değilim. Burada ifade bulan tüm görüşler, zaten biliniyor, ancak tekrardan maksadım, HATIRLATMAKTIR.   İlkokul bitirmiş bir birey olarak, hayat okulunda devamlı okumayı seviyorum. Beğenileriniz kadar, sağduyulu eleştirilerinizden de mutlu olurum. Öğrenmeye her zaman açığım.Bu fikirler-düşünceler öneri mahiyetinde olup tavsiye değildir. Tavsiye ediyorum, dersem, haddimi aşmış olurum. Bireylerin ve  STK’larımızın da  değerlendirmesine açıktır. Derneklerimiz, bu fikirlerden fayda umduklarında, derneklerimiz salonlarını,   uygun hale dönüştürülebilir. Teknolojinin sunduğu olanaklar sayesinde, hizmet vermek – değer katmak işi kolaylaştırıyor. Emek bir değerdir, gayret gerek.  Anlaşılmayan kısımlar varsa, telefon numaramı aşağıda belirttim. Sürçü lisanım olduysa, affola.  Sevgi ve saygı ile paylaşıyorum.

hertelden-dahice-fikirler.blogspot.com   - adige-xase-dernekleri.blogspot.com’a     göz atabilirsiniz.         Sebahattin Tokmak - Kayseri . +90 530 128 7290

3 Ekim 2017 Salı

009 - ÇERKESLİK / ADIGAĞE VE GELİŞİMİ ÜZERİNE NOTLAR / DÜŞÜNCELER


26 Nisan 2015 Pazar  tarihinde,  ADIGELER ÜZERİNE DÜŞÜNCELER  başlığı altında notlar halinde derlemiş olduğum düşünceler ki, aşağıda imler halinde yer alan başlıklar olup,  üzerinde düşünülmeye - araştırılmaya ve tartışılmaya açıktır. Sözünü ettiğim notlarımı  ADIGE-XASE-DERNEKLERİ isimli blogumda yayınlamanın uygun olacağını düşündüm.  Bu girizgahtan sonra, ilgi duyuyor olmanız dileği ile,  aşağıda birbirini takip  eden konular  üzerinde  sizi düşünmeye  davet ediyorum.

TARTIŞILMAYA AÇIK FİKİRLERDİR:
Adıgağe kavramı, kısaca Çerkesliğin temeli olup, eklenecek veya içinden çıkartılacak bir eksiği fazlası yoktur,  diyebiliriz.   Xabze ise, tüm uygulamalar manzumesidir , şeklinde ifade edelim. Xabze, zamana ve  değişen hayat şartlarına  göre güncellenmesi  gerekiyorsa, üzerinde xase toplantıları sonucunda karar almak sureti ile  değiştirilmelidir.  Kanaatindeyim. Tartışmaya açıktır. 
Kısaca,  geleceğimizi  yeniden inşa ve/ya ihya  edebilir miyiz?
Sizin bu konular üzerinde önceden  düşünülmüş bir fikriniz var mı?  Varsa paylaşmak ister misiniz?
Hazreti Ali'nin,  "Çocuklarınızı, sizin zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı zamana  göre yetiştiriniz." ;
Hazreti Mevlana'nın , "Dün, dünde kaldı, bu gün yeni şeyler söylemek lazım, cancağızım." ;
"Dünün güneşi ile bu günün çamaşırını kurutamazsın";
Rh. Sayın Süleyman Demirel'in, "Dün, dündür.";
Kazanıqoe Jabağı'nın,  "Değişen zamana uyabilen, erkektir." ;
"Zamanın ruhu"; 
vb. sözler geleceğimize nasıl bir ışık tutabilir?
Geleceğimiz olan çocuklarımıza - gençlerimize - torunlarımıza,  kültürümüzü sağlıklı bir şekilde nasıl aktara biliriz? Önem ihtiva eden, can alıcı sorunsalımız...Makalenin odak noktası, burasıdır. Bizler, yani yolun sonuna gelmiş olan kuşak, gençlerimize - torunlarımıza  neyi - nasıl  bırakacağız?!!!

Dini açıdan  da bakacak olursak:
"Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz, öyle haşrolursunuz."  Hadisini hatırlayalım. İki dünyamız var, burası ve ötesi...  Ötesine,  yani perdenin arkasına  geçince,  bu dünyaya görünmeden,  varlığımızı  sürdüreceğimiz bir hayatımız olacak. Hazırlık yapıyor muyuz? Burada ne ekersek, orada da aynı şeyi biçeceğimiz yeni yurt. Yani,  Dünya, Ahiret'in tarlasıdır. Deriz. Burayı huzur ile terk eder isek, orada da huzur bulacağımıza inandığımız yeni mekanımız, Cennet olsun. İnşallah.
Müslüman bir toplumun üyeleri olarak, Merhum Mehmet Akif Ersoy'un şu sözü "İslam'ı asrın idrakine söyletiniz."  ve İmam-ı Gazali'nin, "İslam'ın her asra dönük bir yüzü vardır." sözlerinden, bu güne ve bizlere de bir mesajı var mı?
İlk ayetinde, "Oku" diyen yüce Allah (CC), Kur'anı Kerim'de  defalarca Düşün - Aklet - Fikret ve "Allah, düşünmeyenlerin başına pislik yığar." , mesajlarının ne kadar farkındayız?
Adıgağanın ve dinimizin mesajlarını sentezleyerek, derneklerimiz kanalı ile toplumumuza neler verebiliriz?
Bu tür fikirleri hayata geçirmek için, hangi tür eğitime ihtiyacımız var? Ne tür  destek araçlarını kullanabiliriz?  Örneğin: Çerkes Derneklerimiz Niçin Var? Tüzüklerinde neler yazılı, tekrar göz atma zahmetinde bulunurlar mı?
Proje hazırlayıp, Avrupa Birliği Destek Fonlarından yararlanabilir miyiz?
Düşün Dinle Konuş ve benzeri Diksiyon - Hitabet gibi kurslara katılmak, bir işe yarar mı?
İsveç usülü Devre Halk Eğitimi  seminerlerinden yararlanabilir miyiz?
Grup halinde Kitap Okuma etkinlikleri oluşturabilir miyiz?
Toplumun ufkunu açmak ve motivasyonunu yüksek tutmak için, konuşmacı dostlara ne dersiniz?
Toplumun ana dilini öğrenmesi için ne tür  etkinlikler yapabiliriz?
Kültürümüze - Xabzelerimize dönük bilgi yarışmaları tertip edebilir miyiz?
İnternet teknolojilerinden faydalanarak, yerel tv - radyo yayınları yapa bilirmiyiz?
Sosyal Medya'yı daha derli toplu - kullanmanın yollarını paylaşabilir miyiz?
Köylerimize, yardımlaşma ve  kültürel amaçlı dernekler ve/ya Köy Kültür Evleri kurabilir miyiz?
Toplumun insan envanterini belirleyip, iyi yetişmiş insanlarımızın fikirlerinden istifade edebilir miyiz?
Kayseri'de, örneğin Kaymek Kurslarına katılarak kendimizi geliştirebilir miyiz?
Yeni dernekler kurarak ve/ya mevcutlara üye olarak destek verebilir miyiz?
Toplum için, neyi - nasıl daha iyi yapabilirim? Sorusunu sorarak, cevap arayabilir miyiz?
Derneklerimizde periyodik sohbet toplantıları yapabilir miyiz?
Daha bilinçli - nitelikli - erdemli insan yetiştirmenin yollarını araştırabilir miyiz?
Adıgağe - Xabze - Thamade eğitimine dönük kurslar açabilir miyiz?
Dünyayi tanımak ve evrensel insan olmak konusunda bir çabamız olabilir mi?
Yani, hayatımızı daha anlamlı - daha verimli ve huzurlu kılmanın yollarını paylaşabilir miyiz?


Benzer soruları artırmak mümkün ise de, bu konuyu burada  kesmek daha uygundur. Bir Çerkes / Adige olarak, Türkiye'nin veya dünyanın her hangi bir yerinde bu yazıyla karşılaşmış ve okumuş olabilirsiniz. Bu fikirleri çevrenizle tartışabilirsiniz. Çevrenizde bir derneğiniz var ise, bu konuları - fikirleri oraya taşıyabilirsiniz. Derneğiniz yoksa, bir dernek kurarak bu alanda hizmet etmenin yollarını açabilirsiniz. Gelişmenin ve kemale ermenin sınırı yoktur. Okumak ve anladığını çevreyle  paylaşmak, bir gayret işidir. Kısaca halka hizmet, Hakk'a hizmettir,  anlayışında olan bireylere  ne mutlu. İnsan, insanla güzeldir. Hayat, insanlığın özünü kaybetmeden değişim ve dönüşüm serüvenidir. Esasen, farkında iseniz, insanlık kan kaybediyor, kan kaybını durdurmak için, neler yapabiliriz?  

Bir sonra ki makalemde, ÇERKESLER ve ASALETMETRE  başlığı ile özgün bir yazı yayınlamayı planlıyorum. Şimdiden, merakla beklemenizi öneriyorum.

Saygı ile selamlıyorum.  Allah'a emanet olunuz.
Sebahattin Tokmak - Kayseri - 3 Ekim 2017

13 Temmuz 2017 Perşembe

008 - UZUNYAYLA - ADIĞABZE XABZE KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRME VE YAŞATMA EVİ - DERNEĞİ

Bu sefer, Adıge-Xase-Dernekleri isimli blogumda, hayallerimi süsleyen - benim gözümle gerçekleşebilir olan, fakat toplumsal anlamda nasıl bir tepki göreceğini kestiremediğim
bir farklı fikrimden, sizlere bahis ediyor olacağım. UZUNYAYLA - ADIĞABZE - XABZE KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRME VE YAŞATMA EVİ - DERNEĞİ ismi, anlaşıldığı gibi hayali
bir isimlendirmedir. Lütfen yazıyı sonuna kadar dikkat ile okuyalım. Okuduktan sonra bireysel olarak üzerinde düşünelim. Sonra, toplumsal olarak tartışalım, teklifi ile görüşümü yazmaya devam ediyor olacağım.

Devam eden satırlarda detaylarını bulacağınız, bu fikrin, hemşehrilerimiz tarafından benimsenmesi ve hayata aktarılmasına niyet ediyorum. Sizde, bu fikrin gerçekleşmesi için. AMİN demek özgürlüğüne sahipsiniz. Yüce Rabbimiz Allah, hayırlı ise, bu konuda -her hususta- bizden yardımlarını eksik etmesin. Elbette insan, bir adım atsın ki, Allah'ta yürü ya kulum, desin.

Önceki yazılarımdan da benzer fikirlerimi okuyanlar hatırlayacaktır. Adığağe - Tshuğa - Xabze yani, İnsanlık / İnsaniyet eksenindeki bu kavramlar, şehir hayatıyla birlikte, giderek aşındığını hep birlikte fark etmekteyiz. UNESCO'nun öngörülerine göre, gelecek on yıllarda kaybolacağını bildirdiği diller arasında Çerkesçe'de bulunmaktadır.

Anadilimiz Adığabze yani Çerkesçe ve kültürümüzü ifade eden Xabze'nin yaşatılması, sadece bizlere kalmış bir husustur. Devletimiz, çok istediğimiz Çerkesçe  yayın yapan televizyon tahsis etse, hatta anadilimizde eğitime onay verse dahi, biz Adığe- Abhaz toplulukları, kendiliğimizden bir çaba içinde değil isek, sonuç değişmeyecek, yok oluşa doğru yol almaya devam edeceğiz, demektir. Bizler bir şeyler yapmadan, sadece söylenerek, hiç bir başarıya imza atamayız ve giderek yok olmanın hayıflanmasını yaşarız.

Türkiye'de beş-altı milyon civarında bir topluluğuz. Dünyada kırk ülkeye dağılmış durumdayız. Sıkıntımızın temeli, artık yoğun halde kentlerde dağınık olarak yaşamaktan kaynaklanan, çaresizlik ile baş başayız. Derneklerimiz var, görüldüğü kadarı ile, farklı bir adım atma eğiliminde görünmüyorlar. Önemli olan, fazla gecikmeden, yok oluşumuzu durduracak adımları atmaktır. Asıl beklentimiz, bu adımların, derneklerimiz tarafından düşünülmesi ve gerekli adımların atılmasıdır.

Yeter ki, bir araya gelip konuşalım - dayanışma içinde - karar alabilelim. Uyum içinde, karar alıp, adım atabilelim.Yukarıda ifade etmeye çalıştığım, fikirleri sizler ile paylaşmaktan mutluyum. Fikir ve niyetlerimin destek bulacağını umut ediyorum.

Bu günlerde, UZUNYAYLA KÜLTÜR FESTİVALİ -22-23 Temmuz 2017'de- Kaynar'da yapılacak olan etkinlik, söz konusu fikrimin, gelişmesine de destek oldu.

Biraz daha konuyu açmam gerek; yazımın başlığından da anlaşıldığı gibi, Uzunyayla'da bir KÜLTÜR EVİ -Külliyat- (Ayrıca, köy bazında küçük köy Kültür Evleri'de düşünülebilir.) Hayalimin açılımına devam ediyorum.

Böyle bir Kültür Evi, Kaynar - Örenşehir - Karakuyu köylerimizden birinde veya (başka bir köy) olabilir. Üç - dört yüz kişiyi bir arada alacak büyüklükte, düğün - toplantı salonu ve gerekli eklentileri... Misafirler için, konaklama bölümleri de düşünülebilir. Gerekli olan büyüklükte bir bina inşa edebilir ve yönetebilir miyiz? Sorusuna olumlu cevap verebilmek - en önemli önceliktir. Bu tür bir binamızın olması; hemşehrilerimize,  Uzunyayla'ya şu tür faydalar sağlayabilir.



  • Uzunyayla köylerindeki düğünlerimiz ve hatta Kayseri ve civardaki düğünlerimiz burada icra olunabilir.
  • Köy ve/ya sülale toplantıları için buradan destek alınabilir.
  • Köy Şenlikleri ve/ya Festival vb. etkinliklerde işe yarar. 
  • Adığabze - Xabze - Thamade öğretim - eğitimi amaçlı değerlendirilebilir.
  • Geleneksel Xase Çalışmaları düzenlenebilir. 
  • Gençlerimizin programlı şekilde bir araya gelip tanışacak - kaynaşacak ortamı olabilir.
  • Sizde, fikir egzersizi yaparsanız, değerlendirmeye dönük fikirler geliştirebilirsiniz.
  • Uygun şekilde yapılmış bir bina ve örnek yönetim ile, Türkiye'nin başka yerlerindeki hemşehrilerimize esin kaynağı olabilir.
  • Davet etmemiz halinde, Kafkasya'dan gelebilecek grup misafirlerimizi bir arada misafir etme, şeklinde hizmet verebilir.
  • Mevlit okutma - Bayramlaşma - Nikah töreni vb. etkinlikler burada düzenlenebilir.
Böyle bir çalışmanın, ancak dernek ve/ya Vakıf olarak  işletilmesi gerekir. Gönüllülük esasına göre görev almak isteyen, emekliler - gençler  ve hizmet erbabıyım diyen herkesten destek beklenebilir. 

Böyle bir fiziki yapılanma Kayseri'de de olabilir. Ancak, köylerde arsa fiyatları uygundur. Ayrıca, hemşehrilerimizin - gençlerimizin köylerimiz ile daha sık ve daha etkin irtibat halinde olmaları düşünülerek, Uzunyayla tercih edilebilir. Tartışmaya açıktır.

Amaca dönük binanın yapılabilmesi için, köylerimizden - imkan sahibi hemşehrilerimizden yardım toplanabilir. Devletimizden destek alınabilir. AB Teşvik Projelerinden destek alınabilir. Bakarsın bir hayır sever çıkar, "Binanız benden, hizmet sizden", diyebilir.
Gelecekteki toplumumuzu  inşa etmenin yolunu, bu günden böylece açabiliriz. Görüştükçe - kaynaştıkça muhabbetlerimiz artabilir. Nitelikli sevgi dolu dayanışmacı Adığe - Abhaz toplumları olarak, sinerjik etki yaratabiliriz. Hayal etmek - düşünmek - karar almak süreci işletildiğinde başarılamayacak, hiç bir şey yoktur. Gerekli olan tek şey, toplumsal irademizdir. Bunları düşünür ve yazarken, tek amacımız, dilimizi ve xabzelerimizi unutmamak -yaşatmak- üzerine kurulmalıdır.

Varsayalım ki, buraya kadar okudunuz veya okuyanı dinlediniz. Sonuç olarak bir fikriniz oluşmuştur. İyimser yaklaşımınızla hayallerimiz gerçekleşebilir. En küçük olumsuz bir ifadeniz / tavrınız da nelere mal olur? Onu da düşünün, derim.

Bu düşüncenin / fikrin toplumumuzda görüşülmesini / konuşulmasını önemle rica ediyorum. Başarabilirsek, toplum olarak neler kazanırız? Başaramazsak- nedenlerini sorgulamalıyız.
Diyelim ki, olumlu karar alındı - yola çıkıldı, beş sene sonra neleri başardığımızı hayal edelim. Veya her herhangi bir girişimde bulunmadık, boş ver yahu, bunlar boş işler, tavrını benimseyerek, taş koymanın, bir vebali olur mu?  Sorumlu ve idrak sahibi insanlar olarak, olumlu bir karara destek vermek adına, bendeniz de naçizane yanınızda olmaktan kıvanç duyacağım. Değerli hemşehrilerimizin, kararı, toplumumuz için değerlidir. Kararımız, toplumsal irademiz olacaktır.

Sizleri, saygı ve sevgi ile selamlayarak, satırlarıma burada son veriyorum. Gerektiğinde daha çok yazar - çizer düşünebiliriz. Allah'a emanet olunuz.

Sebahattin Tokmak - Kayseri - 13 Temmuz 2017