Burada, sizlerle
yaşadığım bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.
Hikayeler iyi bir anlatma aracıdır ve ilham kaynağıdır.
Hikaye, 1998 yılında 15 katlı 60 daireli yeni yapılmış
bir binada geçiyor. Bu bina Türkiye'nin herhangi bir yerinde olabilir. Varsayın ki, siz de Kayseri'de veya
Ankara'da böyle bir binada
oturuyorsunuz. Söz konusu apartmanın inşaatı bitmiş ve 4 seneden
beri oturulmaktadır. Ancak ne hikmetse, bu
bina bir türlü huzur bulmuyor. Bina yönetimi sık sık değişiyor. Gelen gideni
aratıyor. Apartmanda son zamanlarda
tam bir kaos havası mevcut.
Apartmanın altında küçük bir yönetim odası, giriş kapısı sağ tarafında,
tam karşısında küçük bir masa - arkasında bir sandalye, bu başkan için tahsis
edilmiş durumda. Sandalye düzeni ile en fazla
8-10 kişinin oturabileceği
büyüklükte bir yönetim odası.
Günün birinde, bu odanın önünde bekleşenler var. X kişi, yorgun argın işinden geliyorken, Yönetim odasının önünde bekleşenleri fark ediyor ve anlamak için yanlarına varıyor. Konu , her zaman olduğu gibi, bina yönetim sorunları toplantısı. Mevcut yönetim , artık tıkanmış devredecek başka birilerini arıyor. Kimsede kaosu üstlenmek istemiyor. Bir çaresizlikle baş başa apartman halkı. X kişi, soruyor mevcut başkana, "Bir apartmanı yönetmek niye bu kadar zor, sorun nedir? Devlet yönetmiyorsunuz, eni konu bir apartman." diye sözü tamamlayınca, yüzünde hafif bir tebessüm beliren, başkandan cevap geliyor . "Aidat veren yok, asansörler bozuk, inip çıkamıyoruz. Ne yapacağımızı şaşırdık. Yönetimi kimse almıyor. Bunaldık." diyerek durumu kısaca özetliyor, başkan.
Bu cevaba muhatap olan X kişi, aynı
apartmanda oturan bir Adıgedir. 50 yaşında
- ilk okul mezunu ve bir otelde çalışarak hayatını kazanmaktadır. Kısa bir vicdan muhasebesi yaptıktan
sonra, sorar, "Benim yapabileceğim
bir şey varsa, bir ucundan tutayım." diyerek bir işaret verir. Bu arada başkanın gözleri parlar. Yönetimi yıkacak
bir enayi herhalde ortaya çıkacak, der gibi, bir düşünce şimşek gibi çakar kafasında. " Ne olur, yardımcı
olun, apartmanın halini görüyorsunuz. Çaresiz kaldık" , der başkan.
X kişi,
aynı apartmanda oturmakta o da 13
katı yürüyerek çıkmak durumunda kalmakta
ve vicdan ve sorumluluk sahibi bir bireydir. Anlaşıldığı kadarı ile, çaresiz bir ortamda
çare olmaya soyunmaya niyetli, gözükmektedir.
Şöyle bir öneri atar ortaya, Apartmanın altında binaya ait bir dükkan, o
günlerde boş durmaktadır. "Önümüzdeki Pazar günü şu saatte boş duran
iş yerinde toplanalım, sandalyesini alan herkes gelsin, konuşalım." Bu
arada tüm dairelerde oturanlara haber verilir. Sorunların üstesinden gelebileceğimizi
anlarsam yardımcı olurum der, X
kişi. Pazar günü geldiğinde, sandalyesini alan apartman sakinleri,
iş yerinde , yeni başkan adaylarını beklemekteler. X kişi, sorunları dinler notlarını alır. Hak
ve hukuk - sorumluluklardan - kul haklarından - komşuluk haklarından dili döndüğünce
bahis eder. Çözüm konusunda sakinlerin motivasyonunu yükseltecek kısa bir
konuşma yapar. Sizler de yardımcı olmaya
söz verdiğinize göre, ben de apartmanımız için elimden geleni yapmaya gayret
edeceğim, ancak, sizde apartmanın sorunları ne ise yazın, çözümü ile beraber
toplantı gününe getirin. diye tembih eder.
Resmi Toplantı için, yakınlarda bulunan
bir apartmanın altında Kafe olarak işletilmekte olan iş yeri ile anlaşmaya varılır.
Salonunda 60 kişinin oturabileceği U şeklinde masa düzeni ayarlanır. Toplantıda çay - kurabiye de ikram
edilecektir. Toplantı hazırlıkları
tamamlanır. O gün bir mucize yaşanır. Her dairenin sahibi veya oturanı istisnasız
60 kişide toplantı da hazır olurlar.
Türkiye'de apartman yönetim toplantısı önemsenmez ve gidilmez, onun için,
mucize yaşandı diyorum. Önceden kararlaştırıldığı gibi önemli mazereti olup,
gelemeyecek olan mal sahibi, mutlaka vekil gönderecek, kararımıza uyulur. Binayı yaptıran kooperatif başkanı
mazeretinden dolayı birisini vekil olarak göndermiştir. Toplantı , önceden hazırlanan gündeme uygun
şekilde yürütülmektedir. Daha önceden
tembih edildiği üzere, başkan adayı, herkesten, sorunlar ve çözüm notlarını
ister, Allah'ın bir kulundan bir sorun
not edilmemiştir. X kişi başkan adayı, hayretler içinde kalmıştır. Bu kadar problem yumağına dönen apartmanda hiç bir
sorun yok - şikayet yok. Öyleyse, çözüm de yok.
Herkes birbirine bakar. Soğuk bir ortam yaşanır. Böyle bir ortamda, denebilecek
en uygun şey, kalkın gidiyoruz. Sorun yoksa yönetici de yok, dene bilirdi.
Ancak o gün öyle olmadı.
X kişi -
başkan adayı, toplumu iyi tanıdığı için, her şeyi apartman sakinlerine bırakacak
kadar basiretsiz değildi. Sorunlar ve çözümler konusunda hazırlıklarını
bizzat kendisi de yapmıştı. En azından
60 kişiden birer sorun ve çözümü
beklenirdi. Başkan adayı, önceden
belirlemiş olduğu 38 sorun ve çözümünü de birlikte apartman sakinlerine
sundu. Sorunlar doğru tespit edilmiş,
çözümleri de uygundu. Ancak bir noktada,
bir kişiden itiraz gelmişti. O kişi de
emekli bir banka müdürü beyefendi bir kimse idi. İtirazı şöyle idi. 4 yıl
geçmesine rağmen, taşınanların eşyaları inşaattan kalma calaskallı vinç ile taşınmakta,
olduğu için, "Asansörlerimiz sağlıklı çalışmıyor, vinç ile eşya taşınmasına
devam edelim, şeklindeki itiraza, başkan adayı,
"Eşya taşıma esnasında doğabilecek , bir aksilikten dolayı
sorumluluk alamam. Vinç iptal edilmeli." şeklinde cevap
verildi. Kısaca, 38 soruna 38 çözüm
bulundu. Tümü oy birliği ile karara bağlandı.
Eski yönetim, lafı uzatmamak adına oy birliği ile ibra edildi. Başkan adayı
oy birliği başkana dönüştü, yanına iki kişide gönüllü yardımcı bulundu. Tüm resmi defterlerin
yenisinin onaylattırılması karara bağlandı.
. Böylece apartmana yeni beyaz bir sayfa açıldı.
Toplantının bitiminde, yeni başkan tebrik edildi. Kimileri farklı
iltifatlarda bulundular. Örneğin.
"Kaç üniversite bitirdin? -
Sen avukat mısın? - Senin gibi bir insan aramızda yaşıyordu da neden şimdiye
kadar ortaya çıkmadın? vb. Allah, senden
razı olsun." Duaları ile birlikte yeni başkan onurlandırıldı.
6 ay kadar sonra bir toplantı daha yapıldı.
Bu sefer 13 sorun ve çözümü tespit edilmişti. Yeni toplantıda bu tür
sorunlar ele alındı, çözümleri bulundu. Akabinde Başkan çalışmakta olduğu için iş yerinde de
verimi düşüyordu. Yönetimi devretmek istediyse de gönüllü aday çıkmıyordu. Oysa yönetim işi oldukça kolaylaşmıştı. Her şeyin yolu yordamı bulunmuş, apartmana
huzur gelmiş, sorunlar peyderpey gideriliyordu, yeni bir çığır da açılmıştı. Apartman sakinlerinden bir doktor, ortaya çıktı.
"Bari yönetimi ben üstleneyim." dedi. 6 ay sonra mevcut yönetim ibra
olunarak, yeni yönetime devir olunmuştu. Böylelikle apartman yeniden hayat
buldu. Huzur buldu. Böylece, bir apartmanın yönetim hikayesi yaşandı.
Şimdi, bu hikayeden esinlenerek, Adıge - Abhaz toplumu olarak, ne
tür sorunlarımız var, nasıl çözümler üretebiliriz? Sorusuna cevap arayacak değilim. Hikayede olduğu gibi, apartman sakinlerinin, "Sorun yok - çözüm de yok." der gibi, kaygısız bir toplumda değiliz. Toplumumuzun hayrına,
Ne yapabiliriz? Neyi daha iyi yapabiliriz? Neyi - niçin yapmalıyız? ve benzeri sorular sorarak hep birlikte cevap
arayabiliriz. Kanaatini taşıyorum. Halimizden memnun isek, düşünmeye ve fikir
üretmeye de gerek yok, diyerek, mutat işlerimize bakabiliriz. Bu hikaye en çok dernek yöneticileri vb. STK'larımızı ilgilendiriyor gibi görünse de, her birey sorunlarımız üzerinde düşünmeli, sonucunda ortak akıl hakim olmalıdır.
Yaşamış olduğum, bu hikayemi sevgi ve saygı ile paylaşıyorum. Allah'a emanet olunuz.
Sebahattin Tokmak - Kayseri